| 
       
  | 
    
| 
       Türkiye'nin En Kapsamlı Kitap Özetleri Web Sitesi  | 
    
Diğer Kitaplar
  
  İSLAMA GÖRE CİN, SAR’A, SİHİR ve BÜYÜ
( Ahmet Nurettin’in yazmış olduğu bu kitap, 327 sayfadan oluşmaktadır.
Cinler, duyularla idrak edilemeyen, insanla melek arasında yer alan, insan gibi bilinç ve iradeye sahip ve yaptıklarından sorumlu, ateşten yaratılmış görünmez varlıklardır. Sözlükte cin, örtülü, gizli şey anlamlarına gelir.
  Cinlerin varlığı Kur’an-ı Kerim ve 
  sünnetle bildirilmiştir.
  
  Turunç bulunan eve cin girmez. Bu yüzden 
  Hanefi Hazretleri, kendisine cin musallat olanlara “Evinde turunç bulundur. 
  Çekirdeklerinden de tespih yaparak üzerinde taşı” demiştirler.
  
  “Cinler üç çeşittir:
  1. 
  Kimisinin kanatları vardır, havada uçarlar.
  
  2. 
  Kimisi yılan ve akreplerdir.
  
  3. 
  Kimisi de konar-göçer olanlardır.”      
  Hadis-i Şerif
 “Şeytan, 
  üzerine Allah’ın adı zikredilmeyen (besmele çekilmeyen) yemeği kendine helal 
  sayar.”        Hadis-i Şerif
Yemeğinin son lokmasına kadar Besmele çekmeyen adam son lokmasına da 
  Besmele çekince ( Bismillahi evvelehü ve ahirahü) Rasülullah (SAV) “Şeytan 
  onunla yemeğe devam etti. Ne zaman ki Allah’ın adını zikretti, şeytan 
  karnındakileri hep kustu” buyurdu.
  
Cinler soğuktan ve sudan etkilendikleri, hatta zarar gördükleri için sıcak 
  yerlerde; Müslümanları temiz, Müslüman olmayanları ise pis yerlerde yaşarlar.
Çöller vadiler, harabeler, terkedilmiş yerler, mezarlık, hamam vs yerler 
  cinlerin yaşadıkları mekanlardır.
  
Cinlere istedikleri şekle girme izni verilmiştir. Cinleri biz;
  1. 
  Kendi asli şekillerinde,
  
  2. 
  İnsan şeklinde,
  3. 
  Çeşitli hayvan şeklinde görürüz.
 Cinlerle dost olmaya hiç özenilmesin. 
  Çünkü cinlerin getireceği zarar, yararlarından daha çoktur. Cinlerle ilişkiye 
  girenlerin ya hasta olmuş, ya da delirmiş oldukları örülmüştür. Son nefeste 
  (Allah korusun) imansız gitme tehlikesine yol açabilirler.
  
Cinlerin çeşitli şekil ve suretlerde insanlara görünmelerinin asıl sebebi, 
  onlardaki büyüklenme, şımarıklık, alt etme ve üstün gelme gibi sıfatlardır. Bu 
  çirkin sıfatlarından dolayı da kendi aralarında da sık sık kavga ederler.
  
İnsanlar cinlerden nasıl korkup çekiniyorlarsa, cinler de insanlardan aynı 
  derecede korkup çekinirler. İnsan son derece güçlü ve dayanıklı yaratılmıştır. 
  Sonra insan ruhunun üstünlüğü ve meleklerinin çokluğu, onun üstün olmasını 
  gerektirmiştir. Yeryüzündeki eserler, insanlar tarafından oluşturulmuştur. 
  Cinlerin, hiç elle tutulur eserleri yoktur. Bu da insan için bir üstünlüktür.
  
Cinlerin ömürleri sanıldığı gibi uzunda değildir. İnsanlar tarafından 
  azarlanırlarsa telef olurlar. Bu nedenle cinler, insanlara karşı haset 
  ederler. Böylece insanlara zarar vermeye çalışırlar. Fakat özellikle, 
  mücadeleci, iradesi güçlü, inatçı ve Allah’ın veli kulları, cinlerin en çok 
  korktukları insanlardır. Bunlara karşın iyi ve merhametli Müslüman cinler 
  vardır. Müslüman insanlara yardım etmek isterler ama onlardan korktukları için 
  onlara yanaşmaktan çekinirler.
  
Cinlerin insanlara ezeli düşmanlıkları vardır. Bunun sebebi, babaları 
  İblis’in Allah (c.c)ın secde emrine uymaması sebebiyle kovulanlardan olması, 
  bunun sebebini Hz. Adem olarak görmeleridir. Bu yüzden insanlara zarar vermek 
  isterler.  
“Size, şeytanların kimlere inmekte olduklarını haber vereyim mi? Onlar 
  günaha düşkün her yalancıya inerler.” (Şuara / 221-222)
Şeytanlar, küfre düşürerek kendilerine bağladıkları insanları öldükten 
  sonra da rahat bırakmaz; bedeni çürüyüp toprağa karışıncaya kadar onun 
  ruhuyla, tıpkı çocukların topla oynadıkları gibi oynarlar. Bu Allah’ın 
  kafirlere berzahtaki cehennem azabını tattırmadan önce verdiği başka bir 
  azaptır.
“Şeytan, insan oğlunun damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşır.”            
  Hadis-i Şerif
Cinlerle evlenmek mümkündür. Fakat Hanefi alimleri, cinlerle insanların 
  evlenmesini kerih görür, böyle bir evliliğe izin vermeyen, bununla beraber 
  evlilik meydana gelmişse, bunu da hükümsüz sayanlar grubunu oluştururlar.
  
Cinler uzak mesafelerden ve geçmişten haber getirebilirler, ama bu 
  haberlerinin doğru olacağı kesin değildir. Olayları hayal ettikleri gibi, 
  yalan anlatırlar.  
Kızı kaybolan adam şeyh Abdülkadir Geylani Hazretlerine gider, olanları 
  anlatır. O’da “Kerh’in harabelerine git, ‘Bismillah, Şeyh Abdülkadir’in 
  niyetine’ diyerek bir daire çiz ve oraya otur. Bir müddet sonra cinler, sonra 
  da onların padişahları gelecek. Seni benim gönderdiğimi söyleyerek, derdini 
  anlat” der. Adam, Şeyhin dediklerini yapar, anlattıkları gerçekleşir. Çizdiği 
  daireden içeriye giremeyen cinlerden sonra padişahları gelir. Adam cine Şeyh 
  tarafından gönderildiğini söyleyince Cin, adama derdini sorar. Adam da kızının 
  kaçırıldığını söyler. Cinlerin padişahı “Bunu hanginiz yaptınız” diye diğer 
  cinlere çatar. Marid adında bir cin kızla gelerek, onu çok güzel bulduğu için 
  kaçırdığını söyler. Padişah tarafından Marid’in boynu vurulur.
  
Cinler, insanların ilim meclislerinde bulunurlar.
  
Cinler de ilim ve irfan az, manevi incelikleri anlamakta da 
  kudretsizdirler.
  
Cinler, bedenine girdikleri insan ve hayvan gibi konuşurlar, kimisinin sesi 
  daha kalın veya ince olduğu için bazısının bedendeki sesleri aynı çıkmaz.
  
İnsanlar, cinleri göz hapsine alabilirler. Cinleri gördüklerinde, gözlerini 
  kırpmadan, sağa sola bakmadan sadece cine bakarlarsa, cin kaçmak için o 
  insanın bakışlarını çevirmesi için telaşlanır; çünkü korkarlar.  
Muhannesler, yani kendisinde hem erkeklik ve hem de dişilik belirtileri 
  olanlar cinlerin çocuklarıdır. Hayızlı iken kadın cinsel ilişkide bulunur, 
  hamile kalır ve çocuğu olursa, işte bunlar muhannes, yani cinlerin çocuğu 
  olurlar. 
Cinlerin sebep oldukları bütün hastalıklara cin çarpması denir. Bu 
  hastalıklar ya bedende fonksiyon ya da davranış bozukluklarına sebep olurlar. 
  Bunlar ilaçlarla ya da Medine hurması, turunç, limon ve çörek otu ile 
  iyileştirilir. Bu hastalara Kur’an-ı Kerim okunduğunda nur soğuk olduğu için 
  buna dayanamayan cinler hastayı terk ederler. 
Sar’a hastalığı sebebi bilinene ve bilinmeyen diye ikiye ayrılır. Sebebi 
  bilinen sar’a bedeni bir arızadan kaynaklanır. Sebebi bilinmeyen ise cinlerden 
  kaynaklanır. Bunun delilleri:
1. “Riba (faiz) yiyenler, (kıyamet gününde) ancak şeytanın dokunarak 
  çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.”
2. Namazda nerede kaldığını unutmak şeytandandır.
  
 3.Kardeşinde 
  delilik olduğunu söyleyen adamın kardeşine Rasulullah (S.A.V) Efendimiz şu 
  sure ve ayetleri okumuştur:
  
  a.  
  Fatiha Suresi
  b. 
  Elif-lam-mim
  c.  
  Bakara/ 163. Ayet
  d. 
  Ayete’l Kürsi
  
  e.  
  Amener’r-Rasulu
  f.   
  Al-i İmran/ 17. ayet
  g.  
  A’raf/54. Ayet
  h.  
  Müminün / 118. Ayet
  
  i.    
  Cin suresi / 3. Ayet
  j.   
  Saffaf / İlk 12 ayet
  k. 
  Haşr Suresinin son üç ayeti
  l.    
  İhlas
  m.     
  Felak
  n.  
  Nas Sureleri
 
Cin çarpması 
  ve sar’anın sebepleri:
  1. 
  Cinlerin insanlara aşık olmaları
  2. 
  Sihir ve büyü
  3. 
  Cinlerin üzerine soğuk veya sıcak su dökmek
  4. 
  Yer yarıkları ve haşarat deliklerine akıtmak
  5. 
  Cinlerin üzerine yüksek bir yerden düşmek veya bir ağırlık düşürmek
  6. 
  Cinlerin keyfi tutumları
 Cinler kibir 
  ve düşmanlıkta ileri giden varlıklar oldukları için, kendisine aşık oldukları 
  insanlarla ilişkiye giremediklerinde, onları hastalandırır veya öldürürler.
  
Kendisine sihir ve büyü yapılan insanlar ya hastalanır ya evinde 
  huzursuzluk duyar ya da kazancında eksilmeler oluşur.
  
Akşam sokağa su döken delikanlı, “vay anaam” diye ses işitir. Geceleyin 
  yattığında kapısını bir genç kız, biri yaşlı ikisi genç üç adamın açtığını 
  görür. Kız, “ayağıma su dökerek beni topal bırakan bu” diyerek delikanlıyı 
  gösterir. Gençler delikanlının ensesine vurur, ağzını burnunu kanatırlar. 
  Aradan birkaç gün geçtikten sonra kız gelir ve çok güzel bulduğu bu cin kızla 
  delikanlı evlenirler; iki çocukları olur.
  
Ebu Bekir el-Cezairi, küçükken ablasıyla iple hurma salkımlarını evlerinin 
  altından dama çekerken, ablası yanlışlıkla salkımı düşürdü. Ondan birkaç gün 
  sonra ablası geceleri boğazı sıkılarak uyanmaya başlar. Bir gün ablasının 
  ağzından, hurma salkımının üzerine düştüğünde nasıl rahatsız olduğunu anlatır. 
  Bu boğaz sıkma işkencesi on yıl sürer ve bir gün uykusunda cin, kızı boğarak 
  öldürür.
  
Cinlerin insanların bedenine girmesini kolaylaştıran etmenleri:
  1. 
  Aşırı kızgınlık ve öfke
  2. 
  Aşırı korku ve heyecan
  3. 
  Aşırı şehvet
  4. 
  Aşırı gaflet 
“Bir mümin kulun, sırf Allah rızasını istemek için yuttuğu öfke yudumundan, 
  Allah katında sevap bakımından daha büyük bir yudum yoktur.” Hadis-i Şerif
Bilinçli bir Müslüman, cinlere ve şeytanlara, kendisine hükmetme fırsatını 
  hiçbir zaman vermez.  
Cinler insan bedenine ağız, burun, kulak ve rahim yoluyla girerler.
  
Çarpılan kimse, çarpılmanın cinlerden olduğunu anlarsa, hemen su 
  dökünmelidir.
Cin çarpması üç aşamalı bir yöntemle tedavi edilirler:
  
  1. 
  Tedaviye hazırlık ve teşhis
  2. 
  Tedavi
  3. 
  Tedavi sonrası 
Bazı sorular sorulan cin çarpmış hasta, bir odaya alınır. Bir bardak suya 
  Saffat süresinin ilk on ayeti bir defa, yine aynı sürenin 158. Ayeti yedi defa 
  okunur. Sağ elin şahadet parmağı bardağın içindeki suya değdirilir. 
  
Tedavi eden sağ elini hastanın başına temas ettirerek, rukyeyi yüksek sesle 
  tane tane okumaya başlar. Rukye, tedavi amacıyla hastaya okunan süre ve 
  ayetlere denir.
  
Rukye okunurken hasta saldırganlaşır. Bunun sebebi rukyeden cinin rahatsız 
  olmasıdır. Cin ile hastanın ağzıyla konuşularak, onun insanı terk etmesi 
  istenir. İslam anlatılır. Cin gene çıkmazsa dövmekle tehdit edilir. Hastanın 
  omuz, sırt, bacak ve kol bölgelerine vurulur. Cin bu sırada çok acı duyar.  
Eğer bunlara rağmen çıkmazsa cine lanet okunur. (Allah’ın, meleklerin ve 
  insanların laneti)
Cin, hastayı terk ettikten sonra geri dönmesini engellemek için günahlardan 
  uzak durmaları, namaz kılıp, sürekli abdestli bulunmaları tavsiye edilir. 
İslam Dini’nin temeli iman, direkleri namaz, duvarları hac ve zekat, 
  kubbesi Allah yolunda mal ve can ile cihat ve süsü güzel ahlaktır.
  
“Ümmetimden bazı kimseler çıkacak, bunlar zina etmeyi, ipek elbise giymeyi, 
  şarap içmeyi, çalgı aletlerini çalarak eğlenmeyi helal sayacaklardır.” Hadis-i 
  Şerif
Büyü, din dışı dua ve hareketlerle insan, hayvan ve tabiat olayları 
  üzerinde bir çeşit tasarrufta bulunmak demektir.
  
İslama göre sihir ve büyünün aslı ve temel kaynağı cin ve şeytanlardır.
  
Cinler, büyülerinin yerine gelmesini isteyen insanlardan şunları yapmasını 
  isterler:
  1. 
  Kuran ayetlerini ayaklarının altına yazmak
  2. 
  Kuran’ın üzerine oturmak veya apış arasına bağlamak
  3. 
  Ayetleri pis olan şeylerle yazmak
  4. 
  Ayetleri ayak altlarına bağlayıp tuvalete girmek
  5. 
  İdrarıyla abdest almak
  6. 
  Ateşe, güneşe secde etmek
  7. 
  İçki, uyuşturucu, homoseksüellik, mahremiyle ve hayvanlarla cinsel 
  ilişkiye girmek
  8. 
  Hiç yıkanmayıp saç, sakal ve tırnak kesmemek
  9. 
  Kızını karısını cinlere teslim edip küçük çocuk kesmek ve bazı 
  organlarını yemek
  10.  
  Kan için, cin ve şeytanlar için kurbanlar kesmek.
 “Onlar (sihirbaz ve büyücüler) birine 
  ancak Allah’ın izni ile sihir yaparak zarar verebilirler.” Bakara/ 102
Sihir ve büyüyü, yapan, yaptıran, yapılmasına sebep olan herkes günahında 
  ve cezasında ortaktır.
  
Peygamber (SAV) Efendimize büyü yapılmış, bu yüzden hasta olmuştu. Cebrail 
  (a.s) kendisini büyüleyenin sihir düğümünü kuyuya attığını söyledi. Düğüm 
  çözülünce kendine geldi.
  
  İbadetleri çok olduğu için nuru çok olan 
  insanlara büyünün tesiri çok az olur. İbadet nuru az olanlarda ise büyünün 
  tesiri çok fazladır.
  
  “Bir kahine gidip de ondan bir şey 
  soranın kırk gün namazı kabul edilmez.” Hadis-i Şerif
  “Üç sınıf insan cennete giremez: 1. 
  Devamlı içki içen      2. Büyücünün sözlerine inanan 
  3. Yakınlarıyla ilişkiyi kesen” Hadis-i Şerif
  Kuran ile sihir ve büyü etkisiz 
  kılınabilir.
  
  İnsan hangi dinden olursa olsun, uzun 
  süre metotlu bir şekilde aç kalırsa, su üstünde yürümek, havada uçmak, ateşe 
  girip yanmamak gibi acayip işleri yapabilir. Çünkü;
  “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı 
  vardır.” Necm/ 39 
  Azimet, büyü yapma ve cinleri davet etme 
  amacıyla düzenlenmiş dua demektir.  
  “Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla 
  söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayacaktır. Kafirler hoş 
  görmeseler bile.”    Saf/ 8 
  Büyü çeşitleri:
  
  1. 
  Öldürme büyüsü
  2. 
  Hastalık büyüsü
  3. 
  Nefret ettirme ve ayırma büyüsü
  
  4. 
  Muhabbet ve birleştirme büyüsü
  5. 
  Kadın ve erkekliği bağlama büyüsü
  
  6. 
  Kanama büyüsü
  
  7. 
  Delirtme büyüsü
  8. 
  Hamileliği önleme ve düşük yaptırma büyüsü
  9. 
  Hayvanları öldürme büyüsü
  10.  
  Bir hırsıza çaldığı şeyi geri getirme büyüsü
  11.  
  Evinden kaçan insanları geri getirme büyüsü
  
  12.  
  Bir yeri harap etme ve içinde oturanları göçe zorlama büyüsü 
Karia ve Hümeze Sureleri de cinlere müthiş azap verir ve onların yanmasına 
  sebep olur.
  
Göz değmesi için okunacak sureler: 1. Fatiha suresi      
  2. İhlas        3. Felak 4.Nas sureleri        
  5. Ayetel kursi        6. Kalem suresinin 
  51. Ve 52. Ayetleri
Kalem suresinin 51. Ayeti ile bu dualar temiz bir kağıda yazılarak muska 
  şeklinde küçük çocuklara asıldığında nazarı önler.
Berzah alemi, ruhların dünyaya gelmeden önce eğleştikleri ve öldükten sonra 
  da varacakları aleme denir.
Ruh çağırma seanslarında, gelen ruh değil, bir cin veya şeytandır. Bunun 
  ispatı kendisine Kuran okutmak istediğinizde ya da siz okuduğunuzda 
  savuşmalarıdır
Hipnoz edilerek önceki hayatları (İslam’da reenkarnasyon yoktur) hakkında 
  bilgi alınmaya çalışan insanlar, o anda içlerine giren cin tarafından 
  konuşturulur. Yani, önceki bedenini anlatan, bunda doğru değildir. Çünkü, o 
  olayları içine giren cin anlatır.
  
Hipnoz, yapay bir uyku halidir. Hipnoz yoluyla uyutulan kimseleri cinlerin 
  musallat olarak, hastalandırdıkları görülmüştür.
  
Başarı için; iman, irade, azim, gayret, sabır, sebat gereklidir.